Casper marka bilgisayarlarda Windows 10 kurulduktan sonra, ekran kartı ve wireless ile ilgili bazı sorunlarla karşılaştık.
Bunları öncelikle donanım ya da yazılım kaynaklı olduğunu düşünüp bir çok çözüm uyguladık fakat, araştırmaları derinleştirdiğimizde sorunun BIOS yazılımı kaynaklı olduğunu tespit ettik.
Uzun uğraşlar sonucu, Casper müşteri hizmetlerinden güncel BIOS yazılımını aldık.
Bizim tavsiyemiz, Windows 10 kurmadan önce Windows 7 ve ya 8 kullanırken bu güncellemeyi yapmanız. Neden derseniz, Windows 10 kuruluyken, Windows ortamında otomatik update özelliğinin çalışmamasından ötürü kurulum öncesinde yapmanızı tavsiye ediyoruz.
Peki Windows 10 kurmuşsanız ne yapmalısınız? Sorusunun cevabı makinayı geri yüklemek değil tabii ki de...
Bir adet USB diski alıp, internette herhangi bir yerden bulabileceğiniz "Rufus" adlı yazılım ile FAT32 formatında Quick Format atarken, aynı zamanda uygulama üzerinden USB diski bootable hale getiriyorsunuz. (Aşağıdaki resimde örneği mevcut)
Start butonuna basıp işlem tamamlandıktan sonra, USB diskin içerisinde, Casperdan aldığımız BIOS dosyalarını yüklüyoruz.
Yukarıdaki iki adımlı işlemi gerçekleştirdikten sonra, bilgisayarınızın açılışında "CASPER" logosu göründüğünde, "ESC" butonuna basarak, boot options menusünü açıyorsunuz. Ardından, bu ekranda USB diskinizi seçtikten sonra, gelen MS-DOS ekranına, "DOS" yazıp "ENTER" tuşuna basıyorsunuz ve işlemler otomatik olarak yapılıyor.
İşlemler tamamlandıktan sonra bilgisayarınızı kapatıp, USB diskinizi çıkardıktan sonra yeniden başlatıyorsunuz. Ve her şey normal olarak çalışmaya başlıyor.
Update işlemininin olup olmadığını kontrol etmek için bilgisayar açılışında F2 tuşuna basarak BIOS versiyonunuzu kontrol edebilirsiniz. (303 olarak görünmesi gerekiyor.)
İlgili BIOS dosyalarını aşağıdaki linkten indirebilirsiniz.
Dosya İndirme Linki
Not: Yukarıda anlatılan çözüm, Carper Nirvana Notebook'larının A15(X) Chipset'li CNC,CNA,CND,CNE model numaralarına sahip cihazlarını desteklemektedir.
9 Şubat 2018 Cuma
6 Şubat 2017 Pazartesi
Exchange Server 2016 Firefox ve Chrome NS_ERROR_NET_INADEQUATE_SECURITY hatası
Merhabalar,
Exchange Server 2016 kurulumundan sonra Mozilla Firefox ve Chrome tarayıcılarında owa'ya bağlanırken NS_ERROR_NET_INADEQUATE_SECURITY hatasını alabilirsiniz. Microsoft Edge ve Explorer da aynı hatayı almadığınızı göreceksiniz.
Sorunun çözümü için buradan IIS Crypto uygulamasını indirip Best Practices butonuna tıklamanız yeterli olacaktır.
Exchange Server 2016 kurulumundan sonra Mozilla Firefox ve Chrome tarayıcılarında owa'ya bağlanırken NS_ERROR_NET_INADEQUATE_SECURITY hatasını alabilirsiniz. Microsoft Edge ve Explorer da aynı hatayı almadığınızı göreceksiniz.
Sorunun çözümü için buradan IIS Crypto uygulamasını indirip Best Practices butonuna tıklamanız yeterli olacaktır.
29 Kasım 2016 Salı
Exchange Server 2013 The access control entry defines the ObjectType hatası
Merhabalar, Exchange Admin Panelden distribution group özelliklerine girmeye çalıştığımızda aşağıdaki hata ile karşılaştık.
Sorunun çözümü için Exchange sunucusu üzerinde komut satırında iisreset komutunu çalıştırmanız yeterli olacaktır.
3 Eylül 2015 Perşembe
FinTech (FinTek) Akımı ve Etkileri
FinTech (FinTek)
Akımı ve Etkileri
Finans sektörü ve daha da özel
olarak bankacılık, her zaman yoğun rekabetin yaşandığı oldukça dinamik ve aktif
bir sektördür. Bankalar bu yoğun rekabet ortamında rakiplerinden bir adım daha
önde olabilmek için sürekli bir gelişim ve dönüşüm çabası içerisindedir.
Teknolojik gelişmeler, bu yoğun rekabet ortamında bankaların farklılaşmak için
kullandıkları en önemli dayanak noktalarından birisi olmuştur. İlk ATM, ilk telefon bankacılığı, ilk
internet bankacılığı, ilk mobil bankacılık uygulaması gibi ilkleri hayata
geçirmek konusunda ülkemizdeki bankalar arasında kıyasıya rekabet yaşanmıştır. Günümüzde
ise sadece mobil/web kanallarından hizmet veren dijital bankacılık yapıları
konuşulmaya ve hatta uygulanmaya başlamıştır.
Bankalar, teknolojiden en üst
düzeyde yararlanmaya çalışırken, teknolojiyi yönetmek konusunda hayli zorlanmışlardır.
Takım elbiseli ve sert mizaçlı bankacılarla, daha rahat ve esnek çalışmayı
tercih eden, kot ve t-shirt giymek isteyen teknoloji profesyonellerin birarada
çalışması her zaman çok kolay olmamıştır. Bu durumu yönetmek için ülkemizdeki
kimi bankalar ayrı teknoloji şirketleri kurmuşlar bir kısmı ise organizasyon hiyerarşileri
içerisinde özel yapılar oluşturmaya çalışmıştır. Kimi bankalar da teknolojik
altyapılarını farklı teknoloji firmalarından tedarik etmeye çalışmışlardır.
Hangi yöntemle olursa olsun, her zaman teknolojiyi yönetmek bankacılık için
oldukça zor ve karmaşık bir iş olmuştur.
Bankalar ve teknoloji arasındaki
bu ilişki; son dönemde oldukça popüler olan FinTech akımıyla yepyeni bir boyut
kazanmıştır. Artık teknoloji bankalar için rekabet avantajı sağlayan bir kaynak
olmaktan çıkmış; teknolojik firmalar bankaların rakipleri olmaya
başlamışlardır. Teknoloji firmaları; temel bankacılık fonksiyonlarını müşterilerine
daha kolay ulaşılabilir şekilde ve daha ucuza sunarak bankalar için alternatif
haline gelmeye başlamışlardır. Örneğin ödeme (PayPal, Square, Stripe vs.), para
gönderme (TransferWise, Dwolla, Paypal vs.), kredi verme (Lending Cub, Credit
Karma vs.) gibi temel bankacılık konularında artık 1 milyar dolar değerlemenin
üzerine çıkmış (Union) önemli FinTech firmaları ortaya çıkmıştır. BitCoin ve
farklı CryptoCurrency çalışmaları ise, yepyeni bir para sistematiği oluşturup,
bankacılık dünyasını temelden sarsabilecek oluşumlara gebedir. Gerek teknolojik
yetkinlikleri (bulut, mobil ve büyük veri teknolojileri gibi), gerekse kendilerine
özgü çalışma kültürleriyle, FinTech firmaları müşterilere daha kullanışlı ve
daha ucuz ürünler ve hizmetler sunabilmekte ve bu ürünleri çok hızlı şekilde pazar
beklentilerine uygun olarak geliştirebilmekte ve günceleyebilmektedirler.
İlk dönemde bankaları
destekleyici firmalar olacağı tahmin edilen FinTech firmalarının, artık
bankalar için ciddi rakipler olduğu görülmeye başlamıştır. Önümüzdeki dönemde
bankacılık gelirlerinin ciddi oranlarda azalacağı ve FinTech firmalarının daha
da büyüyeceği yönünde önemli araştırma raporlarına rastlamak mümkündür. Diğer
taraftan da bankalar tarafında bu akıma reaksiyon olarak yenilikçi yaklaşımlar
ve çözümler de görmek mümkündür. Bankaların inovasyon ve Ar-Ge merkezleri
oluşturduğunu, çeşitli yarışmalar (hackathon)
ve desteklerle yenilikçi fikirleri yakalamaya ve geliştirmeye
çalıştırdıkları gözlemlemekteyiz.
Ülkemizde doğal olarak FinTech
akımından etkilenmekte ve bu alanda birtakım çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin
Borsa İstanbul ve Boğaziçi Üniversitesi işbirliği ile finansal teknolojiler
konusuna özgü tematik bir teknokent açılmıştır. Ülkemizde Paraşüt, Iyzico, Inial, mobilexpress,
konutkredisi.com.tr gibi farklı FinTech firmaları da yenilikçi ürün ve
hizmetleriyle büyümektedirler. Ayrıca bankalarımız da finansal teknojileri
destekleme ve hızlandırma amacıyla yeni programlar oluşturmakta ve yine çeşitli
yarışmalar (hackathon) yaparak yenilikçi fikirleri hayata geçirmeye
çalışmaktadırlar.
Dr. Ersin Ünsal
Mirsis Bilgi
Teknolojileri
Proje Yöneticisi
Proje Yöneticisi
12 Ağustos 2015 Çarşamba
DevOps Nedir?
DevOps nedir?
DevOps, ülkemizde henüz yeni
duyulmaya/uygulanmaya başlayan bir kavram olmakla birlikte, ortaya çıkış tarihi
olarak 2009 yılında Belçika’da başlayan “Devops Days” (DevOps Günleri)
etkinlikleri kabul edilebilir. Ancak DevOps’u, birden bire ortaya çıkıp
hayatımıza giren bir kavram olarak değerlendirmek doğru olmaz. DevOps
düşüncesinin temelinde Çevik Sistem Yönetimi (Agile System Administration),
Kurumsal Sistem Yönetimi (Enterprise Systems Management) ve Çevik Altyapı (Agile
Infrastructure) gibi önemli yaklaşımlar bulunmaktadır.
Peki nedir DevOps? En basit
şekilde açıklamamak gerekirse; DevOps
= Development + Operations; yani yani
yazılım geliştirme ve IT operasyon birimlerinin; yazılım hizmet döngüsünün her
aşamasında (analiz ve tasarımdan, kodun üretime taşınması ve üretim ortamı
desteğine kadar) birlikte çalışmasıdır.
DevOps, yazılım geliştiriciler ve
operasyoncuların bir arada çalışması olarak tarif edilse de, genel anlamda
kalite kontrol ekibinden, sistem güvenlik
uzmanlarına kadar uzanan geniş bir kitleyi içine alır.
DevOps’u anlamamız konusunda
yukarıdaki tanımlar yardımcı olsa da, DevOps konusunda genel bir kafa
karışıklığı olduğunu da söylenebilir.
Bunun bir nedeni olarak da, henüz DevOps’u ve alt süreçlerini detaylı olarak
tarif edebilecek bir süreç seti veya bir kurumun bu konudaki yetkinliğini
ölçebilecek bir olgunluk modeli olmamasını
gösterebiliriz. Ancak DevOps konusuna olan ilginin yoğunluğu, çok yakın zamanda
bu alanda yeni modeller, ürünler ve süreçlerle karşılaşacağımızın önemli bir
göstergesi...
DevOps, Gartner’ın raporlarına
göre önümüzdeki dönem IT dünyasındaki en öncelikli konuların başında gelecek. Ülkemizde de bazı büyük firmaların bu konularda eğitimler aldığını,
altyapısal çalışmalar yaptığını ve süreçlerini gözden geçirdiğini biliyoruz.
DevOps konusuna yatırım yapmak ve
bu sayede hem kalite, hem de verimlilik artışı planlayanlar için en önemli
başvuru kaynaklarından birisi Cameron Haight tarafından hazırlanan, Temel
DevOps Şablon ve Pratikleri çalışmasıdır. Haight, Teknoloji, Kültür, Süreç ve
İnsan boyutları ışığında “Infastructure As Code”’dan “Automated Testing”’e;
MVP’den (Minimum Viable Product/Process) “Continuous Monitoring”’e kadar birçok
pratiği modeline dahil etmiştir.
DevOps, Agile (Çevik) yazılımda
da olduğu gibi insanları ve süreçleri, araçlardan yeğ tutmaktadır. Diğer bir
ifadeyle belirli araçları kullanmak DevOps yapmak anlamına gelmez. Hoş zaten
DevOps aracı diye birşey de bahsetmek mümkün değildir. Ancak farklı araçlar
(Versiyon Kontrol Aracı, Performans İzleme Aracı, Yazılım Dağıtım Aracı gibi)
biraraya gelerek bir DevOps araç seti olarak kullanılabilir. Burada önemli olan
araçlar değil, insanlar, prensibler ve süreçlerdir. Önemli olan hem
iş birimlerini hem müşterileri memnun eden
kaliteli yazılım sistemleri ve bu sistemlerin oluştururken de verimli ve
etkin çalışabilen, yaptığı işten keyif alan yazılım geliştirme ve operasyon
uzmanlarıdır.
Son olarak da bu çalışmada gözden
kaçmaması gereken bir nokta da DevOps için Türkçe karşılığının belirtilmemiş
olmasıdır. DevOps kolay ifade edilen kısaltma bir terim olduğu için, Türkçe bir
karşılığının belirlenmesi ve yaygınlaşması çok kolay olur mu bilinmez. DevOps’u
karşılamak için “Geliştirme Operasyon(u)”, “Yazılım Operasyon(u)” ifadeleri
veya belki de kısa olarak “YazOp”, “GelOp” terimleri kullanılabilir.
Dr. Ersin Ünsal
Mirsis Bilgi Teknolojileri
Proje Yöneticisi
Etiketler:
Agile,
Agile Infratructure,
Agile System Administration,
DevOps,
Enterprise System Management,
Ersin Unsal,
Ersin Ünsal,
Mirsis,
Mirsis Bilgi Teknolojileri,
Software Development,
Yazılım Geliştirme
28 Kasım 2014 Cuma
Centos 6.5 Üzerinde Vmware Tools Kurulumu
Merhabalar,
Bu makalemizde sizlere Centos 6.5 sunucu üzerinde Vmware Tools kurulumu anlatmaya çalışacağım.
Bildiğiniz üzere Vmware Tools, sanal makinelerde kurulan işletim sistemlerinin performansını arttıran ve sanal makineyi yönetmeyi kolaylaştıran araçlar topluluğudur. Vmware tools eksikliği, sanal makinelerde kurulu işletim sistemlerinin önemli fonksiyonlarında hata vermesini sebep olabilir.
Öncelikle
yönetim konsolundan Vm – Guest – Install/Upgrade Vmware Tools’a tıklayarak
kurulum paketlerini insert ediyorum.
Paketler
eklendiğinde yukarıdaki gibi otomatik olarak gelmektedir. Ben Putty bağlantı
programı ile bağlanıp işlemlerimi yapmayı planlıyorum. İşlemleri
gerçekleştirirken aynı zamanda kullandığımız komutların ne işe yaradığına
bakalım.
Putty ile bağlantımı gerçekleştirdikten sonra, insert
ettiğim paketlerin bulunduğu dizine cd
/media/Vmware\ Tools/ komutu ile gidiyorum.
Cd : Dizinler arası geçiş işlemleri için kullanılmaktadır. Cd /dizin adi ile o dizine gideriz. Örnek vermek gerekirse cd /tmp/ ile tmp dizinine geçiş yapmış oluruz. Yani biz insert ettiğimiz kurulum paketlerinin bulunduğu /media dizinine geçiş yapmış bulunmaktayız.
Ls komutu ile
paketlerin bulunduğu dizinde hangi dosyaların olduğunu kontrol ediyorum. Benim işime yarayacak olan dosya VmwareTools-9.4.10-2092844.tar.gzLs: Aktif
dizindeki dosya ve klasörleri listelememize yardım eder. Windowstaki dir
komutunun aynısının.Ls –a: Tüm
dosyaları, gizlilerde dahil olmak üzere listeleme işine yarar.Ls –l: Ayrıntılı
olarak dosya ve klasörleri listeleme işine yaramaktadır. Yani hangi
kullanıcının, hangi dosyaya ne yetkisi var görmemizi sağlar.
Bu dosyayı cp
kopyalama komutu ile /tmp/ dizini
altına kopyalıyorum.
Cp: Bu komutumuz dosya kopyalama işlemini gerçekleştirir.
Sadece dosya kopyalamak için kullanılır. Klasör kopyalama işlemi yapmaz.
Daha sonra cd komutu
ile /tmp dizininin altına gidiyorum.
Ls komutu
ile kopyalama işleminin gerçekleşip gerçekleşmediğine bakıyoruz.
Tar –xvf VmwareTools-9.4.10-2092844.tar.gaz komutu ile
sıkıştırılmış dosyamızı açıyoruz.Tar: Arşivleme işlemi için kullanılır. Snapshot gibide
düşünülebilir. –c parametresi
oluşturur, -f parametresi ile
oluşturulacak arşiv dosyasının adı verilir. Arşiv içerisini görüntülemek için
de bizim yukarıda kullandığımız –xvf komutu
kullanılmaktadır.
Gördüğünüz gibi açma işlemi
gerçekleşti ve vmware-tool-distrib oluşturuldu.
Cd komutu
ile vmware-tools-distrib dizini içine giriyoruz.
Ardından kurulum işlemini
başlatıyoruz.
Gelen ekranları enter tuşuna
basarak geçebilir ve kurulum işlemlerini tamamlamış oluruz. Son olarak
sunucumuzu reboot ediyoruz.
Sunucumuz açıldıktan sonra,
servisimizin çalışıp çalışmadığını kontrol ediyoruz.
Gördüğünüz gibi servisimiz
çalışıyor durumda.
Bir sonra ki makalede görüşmek ümidi ile, umarım faydalı olmuştur.
İsmail Dedeler.
20 Kasım 2014 Perşembe
Kurumlarda Bilgi Güvenliği ve Veri Yedekleme İşlemleri...
Her geçen gün yenilenen teknoloji
alt yapılarının, bir sonucu olarak günden güne artan ve kontrolsüz bir biçimde
büyüyen verilerimizin önemi, eskiye nazaran çok daha yüksek…
Bu kadar önemli verilerin yer
aldığı cihazlarımızın ise, kapasitesi günden güne artmaktadır. Geçmişte birçok
işlem dijital ortama taşınamazken elde edilen bilgilerin önemine de farklı
bakış açılarıyla yaklaşırdık. Yeni dönemde ise, çoğumuzun telaffuz etmekte dahi
zorlandığı bilgi işlem terimleriyle birlikte, bilginin önemi, bütünlüğü,
kullanılabilirliği ve yedekliliği gibi birçok konu gündeme geliyor.
Kurumlar için her geçen gün önemi
artan ve hayati bir öneme sahip olan verilerin, yedeklenmemesi büyük risk
oluşturmaktadır. Bu nedenle yapılacak her türlü yedekleme operasyonunun belli
süreçlerine bağlı olarak, yedekleme sistemleri kurulmalı ve yedekleme işlemleri
günlük hatta bazı durumlarda anlık olarak takip edilmelidir.
Tabii ki ne zaman ihtiyacımızın
olacağının belli olmadığı bir sisteme de büyük maddi ve manevi yatırımların
yanında yapılan insan kaynaklı operasyonların büyüklüğü düşünüldüğünde, çoğu
kurumun gözden çıkardığı yedekleme maliyetlerine, hala birçok kurum katlanmamak
için bu işlemleri erteliyorlar.
Yeni teknoloji alt yapıları
düşünüldüğünde, özellikle bulut ortamından kullanılacak bir yedekleme sistemi,
kurumun bilgilerini yedeklemesini, güvenliğini, her yerden erişimini ve aynı
zamanda, bir felaket durumunda bu bilgilerin tekrar kullanılabilir hale
gelmesini sağlayacaktır.
Biz Mirsis olarak, özellikle son
iki yıldır, felaket kurtarma ve yedekleme alanında bulut ya da yerel ortamlarda
yaptığımız çalışmalarla kurumların bilgi güvenliğini sağlamanın yanında
herhangi bir durumda da bu verilere erişebilmelerini sağlıyoruz…
Günümüzde çok çeşitli şekilde
konumlandırılabilen yedekleme sistemlerinin, ihtiyaç duyduğu performansın
yanında sürekli artan veriyi belirli bir süreye kadar saklayabilmek de ayrı bir
sorun haline geldi. Özellikle büyük kurumların yaşadığı bu sorunun çözümü
olarak ise, sürekli kapasite artırımı yapmak ya da geçmiş verileri
temizlemekten başka yol yok. Eski verileri temizlemenin de bir dezavantajı, bir
gün temizlediğimiz veriye tekrar erişmek istersek bunun mümkün olmaması
sebebiyle kurumlara geri dönüşü yine maddi ve manevi bir hasar oluşturuyor.
Bizim ürettiğimiz çözümlerde ise, istenildiği takdirde, yıllar öncesinde
erişmek istediğiniz herhangi bir yedeğe dahi birkaç saniye içinde kolayca
erişebilir durumda oluyorsunuz.
Yedekleme sistemini, yedeklenecek
verinin türü, miktarı, yedeklenen verinin zaman içerisinde değişme oranı,
maksimum veri kaybı gibi parametrelere bakarak yedekleme sıklığını da
istediğimiz gibi ayarlayabiliyoruz. Bu sistemlerin, birden fazla sunucunun eş
zamanlı yedekleme işlemini yapabilmesi, işletim sistemlerinin kayıt dosyalarını
tam ve eş zamanlı olarak yedekleyebilmesi ve işletim sistemleri üzerinde
çalışan uygulamaların yedeklerini sistem kapatılmadan alınabilmesi
gerekmektedir.
Yedekleme denince akla ile olarak,
sunucu (server) ve iş istasyonları gelse de aslında son kullanıcıların
yedekleri de bir hayli önemlidir. Bu yedeklerin ise yine tanımlanan
aralıklarla, tam (full), değişen (incremental) ve farklı (differential)
biçimlerde, manüel ya da belirlenen aralıklarda otomatik olarak alınabilmesi ve
bu yedeklerin, tam ya da kısmi kurtarma işlemlerinde, veri kaybına uğramadan
elde edilebilmesi gerekmektedir. Bu işlemlerin hem yerel hem de geniş alan
ağları üzerinde yapılabilmesi ve oluşan sorunların sistem yöneticilerine
e-posta, sms gibi yollarla iletilebilmesi de son derece önemlidir.
Oluşturduğumuz bulut ya da yerel
çözümlerde, mobil cihazlar da dâhil olmak üzere, tüm cihazların yedeklerini
alabiliyor, istenildiği takdirde ise, geri dönülebilmesini sağlıyoruz. Ek
olarak, deprem kuşağında olan ülkemizde yaşanacak olası bir fiziksel felaket
durumunda, tüm sisteminizi bire bir ve anlık olarak yedekleyen sistemlerimizin
yardımıyla, kurumların artan teknolojik kullanım oranlarını kesintiye ya da
sekteye uğratmadan en yüksek seviyede çalışabilirlik oranlarına erişmelerini
sağlıyoruz.
Veri kaybına neden olan sorunları
3 ana başlıkta toplayabiliriz.
- Donanımsal
Kaynaklı Sorunlar
Sabit diskin bozulması, yanması veya zarar görmesi, donanımsal kaynaklı sorunlardır. Eğer diğer donanımların zarar görmesi, sabit diski etkileyecek bir boyutta ise, bu durum da donanımsal kaynak sorun olarak değerlendirilebilir. - Yazılımsal
Kaynaklı Sorunlar
İşletim sisteminin çökmesi, yazılımların hatalı kullanılması, virüs veya zararlı yazılımların sisteme zarar vermesi gibi durumlar yazılım kaynaklı sorunlardır. - Dış
Kaynaklı Sorunlar
Elektrik kesilmesi, voltaj düşüklüğü veya yüksekliği ya da hırsızlık olayları gibi durumların, işletim sistemi ve donanımlara zarar vermesi ya da tamamen kaybı sonucu, internet üzerinden gelebilecek saldırılar ve saldırganların bilgilere ulaşılması, bilgisiz kullanıcıların bilgisayar ve sisteme zarar vermesi, dış kaynaklı sorunlardır.
Depolanan verilerin, herhangi bir nedenle zarar görmesi, kurumların çalışma süreçlerinde ciddi zararlara yol açabilmektedir. Yaşanabilecek bir felaket durumu sonrasında, depolanan verilerin geri yüklenememesi, kurumun ticari faaliyetlerine son vermesine neden olabilecek kadar ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Bu yüzden hem verilerimizi yedeklemeli, hem de bu yedeklerin çalıştığından emin olmalıyız.
Kurumunuzda olabilecek her türlü
yedekleme ve felaket kurtarma projesinde, bulut ve yerel çözümlerimize ek
olarak uzman kadromuzun da desteği ile Mirsis Bilgi Teknolojileri olarak her
zaman destek olmaktan memnuniyet duyarız.
Nusret Büyükçelebi
Mirsis Bilgi Tenolojileri
Bilgi Güvenliği ve
Sistem Müdürü
Etiketler:
bulut,
Bulut Bilişim,
Buyukcelebi,
Büyükçelebi,
client,
Cloud Yedekleme,
double-take,
Druva,
inSync,
iPhone,
Nusret,
Nusret Buyukcelebi,
Nusret Büyükçelebi,
Phonix,
server,
sunucu,
Yedekleme
Yer:
İstanbul, Türkiye
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)